3 Mayıs 2015 Pazar

Kaybolan Miras

     İnsanlığın başlangıcından bu yana her birey aidiyete gereksinim duymuştur ve bir toplum oluşturma gayreti içine girmiştir. Benzer nitelikte bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu bu toplumlar karakteristik özelliklere sahiptir ve bu karakteristik özelliklerin sağlam temellere dayandırılmış olması o toplumların ebediyeti anlamına gelmektedir. Bu coğrafyada yaşayan biz Türklerin de her toplumda olduğu gibi karakteristik nitelikleri vardır. Bunlardan bir tanesi de -son günlerde sıkça üzerinde durulan, tartışılagelen- mahalle kültürüdür. Senaryosunu ve yönetmenliğini Burak Aksak’ın üstlendiği ‘Bana Masal Anlatma’ filmi mahalle kültürünün kayboluşuna nükteli bir şekilde dikkat çeken başarılı bir yapım olmuştur.

  

     Türk medeniyeti insanlığa sayısız değer katmıştır ve bu değerlerden en önemli olanlarından biri de hoşgörülü bir millet oluşumuzdur. Bu hoşgörü de beraberinde birlik olmayı, bütün olmayı getirmiştir ve mahalle kültürünü oluşturmuştur. Sevinçlerin, kederlerin, acıların birlikte yaşandığı, zorlukların üstesinden birlikte gelindiği, bayramların hep birlikte kutlandığı yerdir mahalle. Kadınların yaptıkları altın günleri ve bir araya geldiklerinde paylaştıkları duygular, çocukların toplanıp sokak aralarında oynadıkları oyunlar, erkeklerin kahvehanelerde, lokallerde üzerinde konuştukları konulardır mahalle. Birlikteliğin vermiş olduğu sıcaklıkla gelen bir mutluluk vardır mahalle kültüründe. İnsanoğlu, doğası gereği paylaşma hissiyatı duyar ve çevresiyle bir etkileşim içindedir. Mahalle, bu etkileşimi sağlayabilen önemli bir etkendir. Bunun yanı sıra mahalle kültürü, o mahallenin büyükten küçüğe tüm sakinlerine muazzam değerler katar. Dayanışma duygusu hâkimdir böyle mahallelerde. Komşusunun zor zamanında ona destek olan, elinden tutan insanlarla doludur. Sokakta birbirini gördüğü zaman selam veren, gülümseyen insanlar barındırır bünyesinde. Bayramlar birliktelik içinde geçer. Ziyaret edilmeyen ev, baklavası yenilmeyen komşu teyze kalmaz.

     Günümüz toplumunda bireyler arası etkileşim dramatik şekilde azalmıştır ve bayramlar bile artık bir araya getirememektedir insanları. Böyle sayısız nimetlere sahip olan bir kültür, bugün yok olup gitmenin eşiğine gelmiştir.  Moderniteyle birlikte yalnızlaşan insanoğlunun unutmak üzere olduğu bir kültürdür mahalle kültürü. Bireyselliğin ön plana çıktığı, birlikteliğin unutulduğu bir toplum oluşmaktadır. Bırakın mahallesindeki insanların yardımına koşmayı, aynı binada oturduğu komşularını dahi tanımayan bir insanlığa doğru yol almaktayız. Asansörlerde karşılaştığımız komşularımıza selam vermeye imtina eden, tebessüm etmekten kaçınan birer birey haline gelmiş durumdayız. Şehirleşmeyle birlikte insanlığın üzerine kâbus gibi çöken bireysellik düşüncesi insanları birbirinden uzaklaştırmış ve bencil birer birey haline getirmiştir. Modernizm insanlığı daha çağdaş bir seviyeye taşısa da insanları birbirinden koparmıştır. Modern toplum bireycidir ve bireyci bir yaşam süren insan benmerkezci olur. Sosyal ilişkilerini kendi çıkarları üzerine kuran, fedakârlıktan uzak insanlar bütünü sağlıklı bir toplum oluşturamaz. Sağlam dinamikleri olmayan bir toplumun ise gelecek vaat etmesi söz konusu olamaz. Bu korkutucu geleceği fark eden ve bir ışık yakmak isteyen Burak Aksak, tabiri caizse bu eşsiz benzersiz kültürün koruyuculuğu rolünü üstlenmiştir ve o mahalle kültürünün sıcaklığını izleyiciye başarılı bir şekilde aktarabilmiştir.

     Bu kültürle büyüyen, hayatı sokaklarda öğrenen son nesil bizleriz sanırım. Şimdiki nesillere şöyle bir baktığınızda 24 saat kameralı güvenlikle korunan sitelerde, tek başlarına ‘cam fanuslarda’ büyümektedirler. Sokağa çıkmadan bilgisayarlarla, tabletlerle büyüyen sanal bir nesil yetişmektedir. Hiçbiri ağaca tırmanmadan, mahalle aralarında top oynarken dizini kanatmadan büyüyor. Hiçbiri gelenek ve göreneklerini öğrenmesi gereken o yaşlarda öğrenmeden büyüyor. Hal böyle olunca uyum ve davranış bozukluğu olan, tarihini bilmeyen bir nesil yetişiyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemiş olduğu “Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.” sözü bugünün insanına gelecek adına bir ipucu vermektedir ve elimizi taşın altına koymamız gerektiğine işaret etmektedir. Bizlere miras kalan bu kültürü gelecek nesillere aktararak ölümsüz kılmanız dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder