İnsanlığın başlangıcından bu yana
her birey aidiyete gereksinim duymuştur ve bir toplum oluşturma gayreti içine
girmiştir. Benzer nitelikte bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu bu toplumlar
karakteristik özelliklere sahiptir ve bu karakteristik özelliklerin sağlam
temellere dayandırılmış olması o toplumların ebediyeti anlamına gelmektedir. Bu
coğrafyada yaşayan biz Türklerin de her toplumda olduğu gibi karakteristik
nitelikleri vardır. Bunlardan bir tanesi de -son günlerde sıkça üzerinde
durulan, tartışılagelen- mahalle kültürüdür. Senaryosunu ve yönetmenliğini
Burak Aksak’ın üstlendiği ‘Bana Masal Anlatma’ filmi mahalle kültürünün
kayboluşuna nükteli bir şekilde dikkat çeken başarılı bir yapım olmuştur.
Türk medeniyeti insanlığa sayısız değer katmıştır ve bu değerlerden en
önemli olanlarından biri de hoşgörülü bir millet oluşumuzdur. Bu hoşgörü de
beraberinde birlik olmayı, bütün olmayı getirmiştir ve mahalle kültürünü oluşturmuştur.
Sevinçlerin, kederlerin, acıların birlikte yaşandığı, zorlukların üstesinden
birlikte gelindiği, bayramların hep birlikte kutlandığı yerdir mahalle.
Kadınların yaptıkları altın günleri ve bir araya geldiklerinde paylaştıkları
duygular, çocukların toplanıp sokak aralarında oynadıkları oyunlar, erkeklerin
kahvehanelerde, lokallerde üzerinde konuştukları konulardır mahalle. Birlikteliğin
vermiş olduğu sıcaklıkla gelen bir mutluluk vardır mahalle kültüründe.
İnsanoğlu, doğası gereği paylaşma hissiyatı duyar ve çevresiyle bir etkileşim
içindedir. Mahalle, bu etkileşimi sağlayabilen önemli bir etkendir. Bunun yanı
sıra mahalle kültürü, o mahallenin büyükten küçüğe tüm sakinlerine muazzam
değerler katar. Dayanışma duygusu hâkimdir böyle mahallelerde. Komşusunun zor
zamanında ona destek olan, elinden tutan insanlarla doludur. Sokakta birbirini
gördüğü zaman selam veren, gülümseyen insanlar barındırır bünyesinde. Bayramlar
birliktelik içinde geçer. Ziyaret edilmeyen ev, baklavası yenilmeyen komşu
teyze kalmaz.
Günümüz toplumunda bireyler arası etkileşim dramatik şekilde azalmıştır
ve bayramlar bile artık bir araya getirememektedir insanları. Böyle sayısız
nimetlere sahip olan bir kültür, bugün yok olup gitmenin eşiğine
gelmiştir. Moderniteyle birlikte yalnızlaşan
insanoğlunun unutmak üzere olduğu bir kültürdür mahalle kültürü. Bireyselliğin
ön plana çıktığı, birlikteliğin unutulduğu bir toplum oluşmaktadır. Bırakın
mahallesindeki insanların yardımına koşmayı, aynı binada oturduğu komşularını
dahi tanımayan bir insanlığa doğru yol almaktayız. Asansörlerde karşılaştığımız
komşularımıza selam vermeye imtina eden, tebessüm etmekten kaçınan birer birey
haline gelmiş durumdayız. Şehirleşmeyle birlikte insanlığın üzerine kâbus gibi
çöken bireysellik düşüncesi insanları birbirinden uzaklaştırmış ve bencil birer
birey haline getirmiştir. Modernizm insanlığı daha çağdaş bir seviyeye taşısa
da insanları birbirinden koparmıştır. Modern toplum bireycidir ve bireyci bir
yaşam süren insan benmerkezci olur. Sosyal ilişkilerini kendi çıkarları üzerine
kuran, fedakârlıktan uzak insanlar bütünü sağlıklı bir toplum oluşturamaz. Sağlam
dinamikleri olmayan bir toplumun ise gelecek vaat etmesi söz konusu olamaz. Bu
korkutucu geleceği fark eden ve bir ışık yakmak isteyen Burak Aksak, tabiri
caizse bu eşsiz benzersiz kültürün koruyuculuğu rolünü üstlenmiştir ve o
mahalle kültürünün sıcaklığını izleyiciye başarılı bir şekilde aktarabilmiştir.
Bu
kültürle büyüyen, hayatı sokaklarda öğrenen son nesil bizleriz sanırım. Şimdiki
nesillere şöyle bir baktığınızda 24 saat kameralı güvenlikle korunan sitelerde,
tek başlarına ‘cam fanuslarda’ büyümektedirler. Sokağa çıkmadan
bilgisayarlarla, tabletlerle büyüyen sanal bir nesil yetişmektedir. Hiçbiri
ağaca tırmanmadan, mahalle aralarında top oynarken dizini kanatmadan büyüyor.
Hiçbiri gelenek ve göreneklerini öğrenmesi gereken o yaşlarda öğrenmeden
büyüyor. Hal böyle olunca uyum ve davranış bozukluğu olan, tarihini bilmeyen
bir nesil yetişiyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemiş olduğu “Geçmişini
bilmeyen geleceğine yön veremez.” sözü bugünün insanına gelecek adına bir ipucu
vermektedir ve elimizi taşın altına koymamız gerektiğine işaret etmektedir. Bizlere
miras kalan bu kültürü gelecek nesillere aktararak ölümsüz kılmanız dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder