3 Mayıs 2015 Pazar

İkinci Şans


 Zihniyet; bir toplumun duygu, düşünce ve zevkleri bütünüdür. Zihniyet, toplum nezdinde bireylerin yaşantısına yön verir. Toplumların düşünce yapısında söz sahibi olan, zihniyeti etkileyen en büyük etkenlerden biri ise sinemadır. Her bir sinema filmi içerisinde bir alt metin barındırır ve hitap ettiği kitleye bir mesaj verme gayreti içindedir. Tarihte yaşanmış olayların perdeye aktarılarak geçmişten ders çıkarılmaya çalışılması,  günümüz imkânlarıyla hayata geçirilmesi mümkün olmayan teknolojilerin bilim-kurgu filmleriyle geleceğe hizmet etmesi gibi çeşitleri olan tüm bu yapıtlar bir mesaj verme gayreti içindedir. Andrew Niccol tarafından yazılan, Peter Weir tarafından yönetilen 1998 yapımı ‘Truman Show’ da içerisinde eşsiz mesajlar barındıran başarılı bir yapıttır.




Tüm hayatı bir kurgudan oluşan, her anı kameralarla kayda alınan Truman Burbank’in hayatını anlatan film özgürlüğümüz adına bizleri sorgulamaya iter. Sahiden, hiç düşündük mü kararlarımızın kaçını kendi özgür irademizle verebiliyoruz veyahut kaçımız sahip olmak istediğimiz hayatları yaşayabiliyoruz?  Bugün sahip olduğumuz sorumlulukların birçoğu, daha biz doğmadan bizlerin omuzlarına yüklenmiş birer yüktüler. Okuyacağımız okullar, seçeceğimiz meslekler, almamız gereken maaşlar birileri tarafından karar verilmiş ve bize en ufak bir söz hakkı doğmadan bu kararların peşinden koşmamız dikta edilmektedir. Modern dünyanın insanoğlunu yalnızlığa iten, gün geçtikçe mutsuz olmasına sebep olan en büyük etkeni budur kanaatimce. Bizleri birer kurulmuş robota çeviren sistem; hislerimizi bizden alarak bizleri görevlerle, sorumluluklarla birlikte daha bireysel ve daha rekabetçi bir düşünce yapısına doğru sürüklüyor. Çevrenize şöyle bir baktığınızda; tüm herkes daha fazla para kazanma, daha zengin olma düşüncesiyle bir koşuşturmaca içindedir fakat hiç kimse geçen zamanın geri gelmeyeceğinin, ikinci bir şansın olmadığının farkında değildir. Veyahut güzellik algılarımız, değer yargılarımız sadeleştiriliyor. Tüm insanlıkta tek bir beğeni algısı oluşturuluyor. Moderniteyle birlikte hayatlarımıza giren ‘moda’ kavramı bizleri aynı şeyleri sevmeye zorluyor. Hangi güç ya da hangi karar mekanizması bizleri bu tekdüzeliğe iten yaşama sürüklüyor bilmiyorum fakat bu düzenin hastalıklı bir toplum meydana getirdiği aşikâr. Filmin en güzel sahnesi de burada başlıyor. Adeta bir simülasyonun içinde olduğunu fark eden Truman’ın, hâkim gücün kim olduğunu bilmemesine rağmen ona kafa tutup her türlü zorlukla mücadele ederek sonunda bu mücadeleyi yenmesi ve hayatına kendi iradesi ile sahip oluşu bizleri düşünmeye iten, filmin en çarpıcı ve etkileyici sahnesidir.

Ortaya çıkarılan yapıtların mesaj verme kaygısından bahsetmiştik. Filmin içerisinde 5 saniyelik bile yer bulmayan fakat oldukça derinlikli bir sahne olan güvenlik görevlilerinin sahnesi: Tüm dünyanın izlediği Truman Show’un sona ermesiyle izleyicilerden ikisi olan güvenlik görevlilerinin birbirlerine bakarak “Bakalım televizyon rehberinde başka ne varmış?” repliği bizlerin önemli bir sorununa parmak basar nitelikte. Çıktığı ilk yıllarda ‘aptal makinesi’ olarak anılan televizyonlar gündelik hayatlarımızın önemli bir bölümünü işgal etmiş durumda. İşgal kelimesini özenle kullanıyorum çünkü bizler, bu makineleri fayda sağlamalarının ötesinde -adeta zamanımızı bizden çalacak derecede- kullanıyoruz. Geçen her saniyesi geri gelmeyecek ömrümüzde herhangi bir şekilde işimize yaramayan, beğeni algılarımıza hitap etmeyen sayısız program izliyoruz. Bu makineler şuurumuzu donuklaştırmakta ve zamanımızı bizlerden çalmakta. Filmin belki de en değerli anlarından biri olan bu sahne muhtemelen herkesin dikkatini çekmiştir.

The Truman Show, hayatlarımıza olan müdahaleyi daha geniş çerçevede ele alan, varoluşsal problemler kaygısıyla ortaya çıkarılan bir film fakat ben bir o kadar önemli bir konu olan beşeri müdahalelerden bahsetmek istedim. Modernitenin geçen her gün bizleri daha da yalnızlaştırdığı, sıradanlaştırarak mutsuz kıldığı bu günlerde bir farkındalığa ihtiyacımız olduğu ve aidiyetimizi sorgulamamız gerektiği kanısındayım. Truman Show; bu etkiyi oluşturabilecek, zihinlerde bir kıvılcım yakabilecek etkide ve derinlikte bir film. Birer Truman Burbank olmadığınız, baskılardan ve kısıtlanmışlıklardan uzak günler geçirmeniz dileğiyle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder